19 Eylül 2008

Fazla


Gitmelisin...
Gitmeli...
Git...

Daha fazla sevdirmeden, vazgeçilmez olmadan gitmelisin...
Daha fazla alışmadan, acıtmadan, acımadan gitmeli...
Ardına bakmadan, şüphe duymadan git...

...

15 Eylül 2008

...


Çok oldu kaybedeli...
Bir daha bulunur mu bilinmez, bulmak istenir mi oda umursanmaz...

Kendimle zorum var...
Hiç bir zamanda kolay olacağını sanmıyorum...
Kolaysa da zorlaştırmanın bir yolu bulunur...

Kısa yol varken nedir bu uzun yol tercihleri?
Sorgulamakla olmuyor ki uygulama gerekli...
Uygun adım marş...

Delilik zamanlarındayım...
Delilikle delilik ötesi zamanları...
Daha da ötesi var mı ki?
Bir bilene mi sormalı yoksa bizzat mı ziyaret etmeli...

Gidipte bulamamak, bulupta dönememek var...

Kırık

Teşhis kırılan kemik yanlış kaynamış...
Tedavi tekrar kırıp doğru kaynamasını sağlamak...

Ha ha ha ha!!!

Nerede o cesaret?
Kim yapabilir ki bunu tekrar o acıya kim katlanabilir?
Bırakın olduğu gibi kalsın...
Geri kalan yaşamda o acıya katlanmaktansa ağır aksak devam etmeyi tercih eder...

Ben kabul ediyor ve istiyorum düzgün olmayan ne varsa ve ne pahasına olursa olsun kırın gitsin, o yanlışlık yüzünden defalarca acı çekmektense, şimdi şu anda hazırım...

Kırın...

11 Eylül 2008

KoşMA

Bugün adı lazım değil bir alışveriş merkezindeydim...

Her yer dolup taşıyor zor hareket ediliyordu...
Raflar sanki talan edilmişti...
Bir sonraki reyona ulaşmak için sıra bekleniyordu...

Önce gelen her şeye elleme lüksüne sahipti... (tabii kimin öncesi?, ondan önceleride mutlaka olmuştu. önceki ardındakini düşünmediği gibi, şimdiki de arkasındakini düşünecek değildi)

Bu kargaşa sanırım sabahtan akşama sürüyor olmalıydı...

3 parça alacak için 1 saat zaman harcadım...
Sinirlenmedim, öfkelenmedim sadece gülümsedim...
Yine o oldu ne işim var burada benim...

Neyse ki kasaya ulaşıldı...
Oradan biri haykırdı acele etsenize servisi kaçıracagım...
Acele etmek mi? Kasadan geçmenin acelesi nasıl olacaksa...

Nedir bu koşuşturma, sabırsızlık, öfke, sinir, tüketme ve tükenme...

Bir şeyler oluyorda benim mi haberim yok...

Ben hayatımın, zamanımın, yediğimin, içtiğimin tadına varmak istiyorum...
Hatta sindirene kadar beklemek, sindiremediğimi kusmak istiyorum...
Bağırsaktan boşaltmak değil...

Karakter


Hep derler karakteri, kişiliği bozuk, daha tam oluşmamış...

Ben buna inanmaz oldum...
Yani insanın kişiliği ve karakteri yoktur gibi geliyor bazen, asla yapmam dediğiniz şeyleri bir bakmışsınız ki yapar olmuşsunuz...

Öyle olunca da karakter bozukluğuna giriyormuş, sanki kişinin elinde de böyle davranmak, olaylar sebebler ve karşılaşılan durumlara göre o an tahlil edip uygulanıyor...

Kısacası gereken ne ise onu yapıyor...

Değişen insanın kendisi değil hayatının ta kendisi oluyor...
Bu durumda aslında insan değil de;
Yaşamın kendisi mi karaktersiz...

10 Eylül 2008

Korku


Parçalamayı, bölmeyi, çıkartıp toplamayı hep sevmişimdir... Ama çarpma konusunda şimdi düşündüm de emin olamadım...
Aslında matematiği hiç sevemedim...
Taa ki liseye kadar...
Matematik değilde, matematikçiymiş sorun...
Şimdi bu konunun korkuyla ne alakası var diye soranlar olabilir tabii okuyabilirlerse...

''KOR-ku''
Başlık yazarken aklıma gelen bu kelimeyi bölerek yola çıkmaktı... Ama şimdi saçma geliyor, bu kadar da düşündüğünü yazmak biraz tehlike arz ediyor, bak bundan bile korktum...

Niye korkarız?
Korkularımız sonucu değiştirir mi?..