29 Nisan 2010

One More



İki üç güne sığar mı ki umut; hadi sığdı diyelim yaşar mı? Yaşamaz...
Nasıl idiysen öyle git. Nasıl idiysem öyle kalayım.
Ne bir eksileyim, ne de bir artayım. Durduğum yerde olamıyorum içindeyken yaşananın ne yaşanıyor diye düşünemiyorum herşey fazlasıyla doğaçlama o anda...
Ne zaman ki yaşananın dışına çıkıyorum işte o zaman da yaşanana geri dönüyorum. Keşkeler hiç yok ama ne kadar da saçmalamışım var. Tarih tekerrürden ibaretmiş her ne kadar ''saçmalama'' analizi yapılsa da herşey olduğu gibi devam ediyor...
Ve her defasında gülümsetiyor.
One more cup of coffee for the road, One more cup of coffee 'fore I go.

24 Nisan 2010

Van


Güneşin batışı kaçmış olsa da bu şehrin güneş batışı meşhurmuş...


Ve birde kahvaltısı...

Aslında Van gölü kıyısında güneşin doğuşunda olmayı tercih etsem de her şey tamamen tercih dışı gelişti. Hatta ikisi bir arada olsaydı işte o zaman değmeyin keyfime durumu ortaya çıkacaktı. Van'da kahvaltı yaptıktan sonra akşam yemek yemeye bile gerek kalmaz sanırım. Alınacak ne kadar vitamin, kalori, tat varsa hepsi sabah kotayı dolduruyor. Yeri gelmişken; Devlet çalışanları eğer yerinde yok ise hiç boşuna aramayın hepsi öğle tatiline kadar kahvaltıda:)

13 Nisan 2010

Yitik



Uykusuzluk diz boyu, tüm gün havada yürür gibi dolaştım, bu aralar denge nedir yitirmiş durumdayım. Bu kadar dengesizliğin üzerine birde uzun yolculuk...
Bir saat içinde tamamen bilinmezlik diyarına seyahat başlıyor.
Hiçbir şey hissetmiyorum hissetmenin manasını yitirdim;
Kendimi kandırmayı beceremiyorum, bir şey olmalı daha önce hiç olmamış, hiç yaşanmamış, hiç tadılmamış...
Özlüyorum...
Bir şeyi çok özlediğimi anımsıyorum daha önce hiç olmamış, yaşanmamış, tadılmamış bir şeyi;
Düşünmek istemiyorum, düşündükçe daha da çok özlüyorum.

12 Nisan 2010

Mevzu



Her şey akıp gidiyor o yada bu şekilde, şekil ve yer değiştirip duruyoruz an ve an;
Kişiler değişiyor, isimlere yenileri ekleniyor, bazıları çekip gidiyor, kimisi gitmiş gibi yapıyor, kimileri de dahil olmak için elinde ne var ne yok kullanıyor.
Düşünceler, hisler, görüşler, takıntılar, şüpheler...
Tüm bu kalabalıklarda aslında hep tek başınasın.
Teferruatları bir kenara bırakıp
Aniden aklına geliyor.
Aslolan neydi?
Uğurda ölünecek, o an'ı yaşamak mı mevzu...